Miray'dan beşinci mektup: İZİN VERMEK
BÖLÜM 2: DEĞİŞİYORUM
BEŞİNCİ MEKTUP: İZİN VERMEK
Merhaba!
İşte sana bir mektup daha! Bugün değişime güven temasından biraz daha devam edeceğim. Umarım seni de sarmıştır bu konu.
Bu yazıyı yazarken bende ve okurken sende, belki ikimizin de içinde bir yerlerde değişmeyle ilgili bir meşguliyet var bence ama… Hadi itiraf edelim. Yanlış değil elbette değişmek istemek, değişelim, değişiyoruz zaten an be an cancağazım. Bu yazıya başlarkenki senle şimdiki sen aynı mı söyle? Tatlı tatlı genişleyeceğiz böyle… Akşamdan sabaha bambaşka biri olmayacağız, olmayalım da! Niye olalım:) Sabırsızız tamam, daha iyisine gitmek istiyoruz ille de, bir ideal var kafamızda, orda duruyor,
Ne var ki sabun köpüğü gibi biz dokununca pıt kayboluyor
Ve başka bir sabun köpüğü gibi beliriveriyor değişim hedefinin bir yenisi…
Ve biz hala gelemediğimiz fikriyle kendimizi yer dururken;
Geçiyor trenin camından hayatın kendisi!
Kendimizi motive etmek için çıktık belki de ısrarcı değişim yoluna, kendiliğinden zaten olan bir şeyi çevirdik bir verimlilik çalışmasına, daha erken olsa, daha hızlı olsa, daha çok olsa, daha şöylesinden böylesinden olsa… Nedeni de çok önemli değil aslında, nedense neden, şimdi pragmatik olalım biraz ve işimize yarıyor mu bakalım ve yaramıyorsa artık DEĞİŞTİRELİM bu bakış açımızı diyormuşum:)
Değişir kendi tarzında, kendi hızında, kendi zamanında zaten merak etme. Dirensen de değişir direnmesen de, sadece bilemeyeceğin bir yönde. Sürekli aynı pozda durmayı dene bak, sakın kımıldama, ne olur? Omzun ağrır, boynun tutulur belki, başlarsın rahatsız hissetmeye, bazı yerler acı vermeye başlar, ya da canın sıkılır sadece, kafan kaşınır, bir şey olur yani illa ki….Pozisyonun değişir. Değişirsin… Değişim kaçınılmazdır.
Değiştiğini şu an gözlemleyemezsin sadece. Kaynayacak, demlenecek, dinlenecek, bekleyecek, beklerken yaşamaya devam edeceksin, değişmiyor zannedeceksin. Bir gün bir bakmışsın değişmiş. Bir çiçeğin açmayıp açmayıp açmayıp bir gün açıvermesi gibi. Koşulları hazırlayacaksın ve zamanın kucağına emanet edeceksin…
Değişimin ne yöne olacağını, ne vakit olacağını belirlemeye uğraşmayalım sadece… Olmaz mı?
Hop işte yine geldik bilme arzumuza, belirleme arzumuza, kontrol arzumuza. Değişimin yönünü önceden belirlemeye çalışmak, hortumdaki akışı durduran bir taş! Ebeveynlerin çocuklara, sonra çocuklarının kendilerine ve kendi çocuklarına yaptıkları bir şey. Bugüne kadar geldi, yarına da gitmesin artık. Çalışan bir şeyi tamir etmeye çalıştığımız için bozmak gibi bu! İlle de şöyle ille de böyle olacak diye arkandan ittiriyor musun kendini sen de bazen doğru söyle. Değişim istemek yanlış değil dediğim gibi, hele sana hizmet edecek, ihtiyaçlarını karşılayacak o değişimleri keşfedip, bunlar için uygun hareketi yapmak, bilinçle seçimlerde bulunmak! Mmmmm nefis! İçinde olduğun hoşuna gitmeyen durumu sonlandırmak istemek de yanlış değil, tabi ki istersin!
Ancaaaak kendi ihtiyaçlarının ve yoldaki dönüşümünün meraklı bir izleyicisi, eşlikçisi, destekleyicisi olmak kaydıyla… İşler her umduğumuz gibi gitmediğinde bant kaydı gibi devreye giren eleştirel ses, itekleyici tutum, beğenmez beğenmez haller ne işe yarıyor ki? Bir bak.
Gözüm üzerinde, seni izliyorum dercesine kendi yakamıza, sevdiklerimizin yakasına yapışan o ellerimizi şimdi yavaşça yere indirebilir miyiz? O eller sırta, omza nazikçe dokunsa, o eller birbirini tutsa, o eller yanağımızı okşasa, “çok tatlısın ya bugün de” diyerek, özümüze, dönüşüme güvensek, gerekenleri yapsak, sonra da bıraksak konuyu kendi haline… Bunlar da mümkün:)
Bu konuda bir Instagram yazısı yazmıştım küçücük bak, onla bitireyim.
Sen Gözünü Dikip Bakarken Değişemiyorum!
”Bütün evren değişimdir.” demiş Marcus Aurelius …Değişmesini umduğumuz şeye gözümüzü kitleyip bakarsak, değiştiğini fark etmeyiz. Her gün gördüğümüz bir çocuğun büyüdüğünü, her gün baktığımız yüzün yaşlandığını, her gün yürüdüğümüz asfaltın aşındığını fark edememek gibi. Evren de insan da sanki "sen gözünü dikip bakarken, (değişsem bile, senin gözünde) değişemiyorum" der gibidir. Değişim kaçınılmaz, ancak fark etmek için gözünü bir süreliğine başka yöne çevir... “
Benim hoşuma gitti yazmak, umarım senin de okumak hoşuna gitmiştir. Bir sonraki konumuz ne olacak acaba? Var birkaç konu aklımda ama ben de şu an bilmiyorum valla. İşaretleri takip edeyim bakalım nerede buluşacağız…
Merak, merak, merak…
Sizi seven Mirayınız