Gün doğdu! Hadi uyan.
Gün doğumuna uyanmak için kendimi geceden hazırladım. Saatimi kurdum. Saatim çalmaya başladığında henüz hava karanlıktı. İçimde bir yolculuk heyecanı uyandı. Yolculuğa çıkacakken bu kadar erken kalkarım genelde. Güne; çıkacağım bir yolculuk olarak bakmak, öyle duyumsamak ve yaşamak hoşuma gitti.
Sen bu yazıyı okurken saatin kaç olduğu önemli değil. Sen bu yazıya uyanır uyanmaz katılırsın bana.
Kırpıştır gözlerini. Ellerinle yüzüne bir merhaba de... Dua okuduktan sonra amin derkenki gibi. Esne gerin uzat kendini el parmak uçlarından ayak parmak uçlarına kadar, bir kedi gibi. Nefeslerini, seslerini serbest bırak... Nefesini verirken sesini bırak bak nasıl bir ses çıkarıyor bedenin?
Şimdi ayaklar kıpırdanmak, adımlamak istiyor mu? Sor kendilerine istersen; ayaklarım, dans eder misiniz benimle? Ellerin nasıl? Hadi herbir parmağa bir öpücük! Onlar da katılmak ister mi bugün edeceğimiz dansa! Salın, sallan, dön etrafında, bir sağaa, bir sola...
Ve belki bir müzik, belki de sadece yaşamın sesleri içinde, başlasın yolculuk!
Bir yol çantası hazırlamalı. Benim karnım şimdiden gurulduyor. Acıkmışım bile.
Merakımı atıyorum çantama ilk. Al bu da seninki!
Her gördüğüne, tattığına, kokladığına, duyduğuna "wooow bu nedir, bu nasıl birşeymiş yaa!!" diye şaşıran bir çocuk, bir köpek, dünyaya yeni inmiş bir uzaylı gibi bakalım etrafa!
Baktıkça, renkler canlanıyor, ilgim uyanıyor, ah işte beynim de uyandı, doğal yollarla dopaminim salgılanmaya başladı. Gün doğumuna uyanmanın etkisi bende böyle oldu. Nihayetinde de bu yazı çıktı. Yani temas da aramıza katıldı.
Evet herkes burada! Ben, sen, merak ve temas.
Bakalım bu alanda neler keşfedecek, neler paylaşacağız?