Ölmemek için Yaşamamak
Heiddeger (akt. Yanbastı, 1996, sf.245) bütün canlılar gibi biz insanların da hiç bize sorulmadan bu evrene adeta atılmış olduğumuzu; ister istemez geldiğimiz bu dünyada ise var olmaktan başka seçeneğimiz olmadığını ifade eder. Tillich de (akt. Davison&Neale, 2004, sf.534), bu süreçte hepimizin yaşamımızın şansa bağlı bazı şartlar sebebiyle tamamen değişebileceğinin ve ölüm karşısında çaresiz olduğumuzun farkında olduğumuzu vurgular. Varoluşçu yaklaşım da işte bu kaçınılmaz yok oluşun farkındalığı ve bu farkındalığın kişide yarattığı kaygı temeli üzerine inşa edilmiştir. Bu noktada “gerçekten” yaşıyor olmak, bu varoluşsal kaygıyla yüzleşmeyi gerektirir (Davison&Neale, 2004, sf.534), çünkü bu yaklaşıma göre yaşamın karanlık yönü aynı zamanda yaşama anlamını veren yönüdür (Prochaska&Norcross, 2007, sf. 99). O halde “varoluşsal kaygı”, anlamlı bir yaşam için temel teşkil eder.
Daha fazlasını okumak ister misiniz?
Bu özel yazıyı okumaya devam etmek için www.miraysasioglu.com sitesine abone olun.